Afyonkarahisar’da yerel medyanın önemli bir temsilcisi olan Kocatepe Gazetesi’nin mühürlenmesi, sadece basit bir idari karar değil, aynı zamanda şehirdeki tüm medya mensuplarına yönelik bir gözdağıdır.
Kocatepe Gazetesi’nin mühürlenmesi, Afyonkarahisar’da basın özgürlüğüne saplanmış kanlı bir hançerdir.
Bu iğrenç karar, basit bir bürokratik işlem değil, tüm medya mensuplarına alenen doğrultulmuş bir silahtır!

Bu olay, basın özgürlüğüne vurulan bir darbe olmanın ötesinde, yerel medyanın bağımsızlığına ve onuruna yönelik bir tehdit olarak değerlendirilmelidir.
Ancak daha vahim olan, bu sürece sessiz kalan Afyonkarahisar Gazeteciler Cemiyeti’nin tutumudur.
Cemiyet, gazetecilerin haklarını savunma görevini unutmuş, koltuk sevdası ve rant peşinde koşarak mesleğin itibarını ayaklar altına almıştır.

Kocatepe Gazetesi, adeta “sarı öküz” misali kurban edilmiştir.
Bu atasözü, bir topluluğun sessiz kalarak ilk kaybı vermesiyle başlayan çöküş sürecini anlatır.
Ne yazık ki, cemiyetin bu olay karşısındaki tepkisizliği, sadece Kocatepe Gazetesi’ni değil, tüm yerel medyayı hedef alan bir sürecin başlangıcı olabilir.
Kocatepe’nin başına gelenler, yalnızca bir gazetenin susturulması değil, Afyonkarahisar’da bağımsız gazeteciliğin boğazına geçirilen bir ilmektir.
Gazeteciler Cemiyeti, üyelerinin haklarını koruma ve mesleğin onurunu yüceltme misyonunu taşımalıyken, koltuk sevdası ve maddi çıkarlar uğruna bu sorumluluğunu yerine getirmemiştir.
Sorulması gereken soru şudur:
Cemiyet, gerçekten gazetecilerin ekmeğini savunan bir kurum mu, yoksa resmi ilan pastasından ve reklam gelirlerinden pay kapma yarışında bir araç mı?

Peki, cemiyet ne yapıyor? 
Hiçbir şey! Koltuklarını koruma telaşıyla, resmi ilan pastasından ve reklam gelirlerinden pay kapma derdiyle, meslektaşlarının onurunu satıyorlar.
Soruyorum:
Sizler bu mesleği evine ekmek götürmek için gece gündüz çalışan gazetecilerin temsilcisi misiniz, yoksa rant çarkının yağcıları mı?

Afyonkarahisar Gazeteciler Cemiyeti’nin yönetiminde bulunanlar, bu mesleği evine ekmek götürmek için yapanların değil, kişisel menfaatlerini ön planda tutanların temsilcisi gibi davranmaktadır.
Yıllardır bu mesleğin içinde olan, 28 yılını gazeteciliğe adamış bir kişi olarak, cemiyetin benim fikirlerimi ve meslek ahlakımı temsil etmediğini açıkça ifade ediyorum.
Bu sessizlik, sadece korkaklık değil, aynı zamanda mesleğin itibarsızlaşmasına göz yummaktır.

Gazetecilik, masada kalan artıkları toplamak ya da daldan dala konan kuş misali oportunist bir meslek değil, halkın gerçeğe ulaşma hakkını savunan onurlu bir meslektir.
Sizler bu mesleği itibarsızlaştırdınız!
Gazetecilik değil, cemiyet makamından güç alarak tüccarlık yapan bir güruhsunuz!

Eğer benim gibi düşünen meslektaşlarım varsa, onları cemiyetin bu pasif tutumuna karşı ses çıkarmaya ve hatta Cemiyet yönetimini istifa etmeye davet ediyorum.
Eğer bu düşüncede yalnızsam, o halde cemiyetin koltuklarından ve reklam pastasından aldığı güç, o koltukları işgal edenlere kalsın.
Ancak şunu net bir şekilde söylüyorum: Gazetecilik, masada kalan artıkları toplamak ya da menfaat peşinde koşmak değildir.
Afyonkarahisar Gazeteciler Cemiyeti’ni, mesleğin onuruna sahip çıkmamak ve sessiz kalarak bu onursuzluğa ortak olmakla eleştiriyorum.
Bu cemiyet, gazetecilerin değil, koltuk ve rantın temsilcisi olmuştur.
Cemiyet, ya bu utançtan sıyrılıp meslektaşlarının yanında duracak ya da tarih, sizi basın özgürlüğüne ihanet eden bir leke olarak yazacak.
Karar sizin, ama unutmayın: Gazetecilik, sizin sustuğunuz yerde biter!

Gazetecilik mesleğinin itibarı, ancak cesur ve bağımsız bir duruşla korunabilir.
Afyonkarahisar Gazeteciler Cemiyeti’ni, bu duruşu sergilemeye ve meslektaşlarının yanında olmaya davet ediyorum.
Aksi takdirde, bu sessizlik sadece Kocatepe Gazetesi’nin değil, tüm yerel medyanın sonunu hazırlayacaktır.