Ey haşmetli belediye reisimiz, sağda solda binaların eksik gediklerini kovalamak yerine, asli vazifenize dönüp biraz mahallelerin haline baksanız diyoruz. Mesela, Cumhuriyet Mahallesi Ali Celal Caddesi’nde iki ay önce yaklaşık 100 arşın uzunluğunda “internet alt yapısı döşüyoruz” diye kazılan çukurlar, öylece ağzını açmış bekliyor.

Sökülen kaldırım taşları mı?  Onlar da adeta bir modern sanat eseri gibi ortalığa saçılmış, vatandaşın ayağına takılmayı bekliyor. Adeta özgürlük naraları atıyor, “Bizi yerine koymayın, biz böyle dağınık daha güzeliz” der gibiler. Vatandaş, çukurdan kaçayım derken taşa takılıyor, taştan sıçrayayım derken çamura batıyor. Bu ne iştir, ey haşmetli? Vatandaş, çukurdan zıplayıp taşa takılarak Survivor yarışmasına hazır hale geldi bile.

Ali Celal Caddesi’nde iki aydır bekleyen o taşlar, acaba haşmetlinin dikkatinden mi kaçtı, yoksa “Taşlar kendi kendine yerine oturur” diye mi umuluyor? Vallahi, taşlar yerine oturacaksa, biz de onlara vatandaşlık verelim, belki vergi bile öderler. Haşmetlim, yoksa siz, “Halkımızın çevikliğini test ediyorum” mu diyorsunuz? E, o zaman bir de siz deneyin şu parkuru, bakalım makam koltuğundan kalkıp zıplaya zıplaya karşı kaldırıma geçebilecek misiniz? Geçerseniz, vallahi madalya takarız. Kaldırımlardaki otlar ise tam manasıyla bağımsızlığını ilan etme noktasında. Orman statüsüne gireceği günün verileceği müjdeyi bekliyor.

Haşmetlimize naçizane bir öneri: Bir sabah, makam arabasını ya da şatafatlı özel aracınızı garajda bırakıp, Ali Celal Caddesi’nde bir yürüyüş yapın. Çukurlara basmadan, taşlara takılmadan karşı kaldırıma geçebilirseniz, biz de sizi alkışlayalım! Ama yok, eğer siz de bizim gibi zıplaya zıplaya yürümek zorunda kalırsanız, işte o zaman fermanınızı yazın, emir kullarınızı toplayın, şu caddenin halini bir düzeltin. Haşmetlim, emir kullarınızı fermanla bir yerlere gönderecekseniz, önce bu caddenin çukurlarına bir çare bulun. Ali Celal Caddesi’nin sökülen 100 arşın taşlar eski yerlerine döşenmek için sizin fermanınızı bekliyor. Yoksa haşmetlimizin fermanları, talimatlı eksik gedik aramak için mi? ya da sadece şenliklerde okunmak için yazılıyor. “Gidin o binada bana eksik bir şeyler bulun gelin” ya da “Filan yere park yapalım, falan binayı boyayalım” derken, asıl meseleler unutuluyor.

Netice-i kelam, haşmetlimiz, sağda solda eksik gedik aramayı bırakıp, asli görevlerinize dönün. Haşmetlimiz, siz o koltukta otururken, caddelerimiz delik deşik, taşlarımız firarda, otlar orman vasfına girmeyi bekliyor. Ne dersiniz, haşmetli? Bir ferman da bu işe yazar mısınız, yoksa biz taşları sırtımızda mı taşıyalım? Haşmetlim, top sizde, pardon, taş sizde.