Afyonkarahisar’ın CHP’li Belediye Başkanı Burcu Köksal, nam-ı diğer “Böcek Avcısı” son günlerde adeta bir dedektiflik romanının kahramanı gibi sahnede. Makam odasında “böcek” (namıdiğer dinleme cihazı) bulduğunu iddia etmesiyle başlayan süreç, Afyonkarahisar 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “suç uydurma” ve “iftira” suçlamalarıyla yargılanmasına kadar uzandı.
Ama asıl komedi, duruşmalarda tanıkların verdikleri ifadelerde patlak verdi.
Ömer Yıldız ve Kemal Doğan’ın “Böcek mi? O da ne?” tadındaki beyanları, bu davayı adeta bir sitcom senaryosuna çevirdi.
Gelin, bu absürt tiyatroya yakından bakalım.

Sahne 1: 
BÖCEK AVI BAŞLASIN
Hikaye, Köksal’ın Nisan 2024’te “Makam odamda gizli kamera ve dinleme cihazı buldum” diyerek medyaya bomba gibi düşmesiyle başladı.
Herkes “Vay canına, Afyon’da casus filmi mi çekiliyor?” diye düşünürken, AK Parti İl Başkanı Hüseyin Menteş, “Bu iddia iftira” diyerek soluğu savcılıkta aldı.
Köksal’ın iddiasına göre, makam odasında bulunan “böcekler” önce Belediye Başkan Yardımcısı Ömer Yıldız tarafından tespit edilmiş, ardından YÜNTAŞ Genel Müdürü Kemal Doğan’a teslim edilmiş.
Ama durun, asıl eğlence şimdi başlıyor.

Sahne 2:
ÖMER YILDIZ’IN “TUTANAĞI OKUMADAN İMZALAMIŞIM” MACERASI
Mahkemede ilk sahneye çıkan Ömer Yıldız, adeta bir “böcek dedektifi” gibi anlatıyor: “Herkes ‘Dikkat, böcek olabilir’ diyordu, ben de şüphelendim.”
Makam odasında tadilat sırasında “şüpheli cihaz parçaları” gördüğünü söylüyor. Hemen Kemal Doğan’ı arıyor, “Böcek mi bu?” diye soruyor.
Doğan da, herhalde Sherlock Holmes edasıyla, “Olabilir” diyor.
Yıldız, cihazları Doğan’a teslim ettiğini iddia ediyor ama polis tutanağında “cihazları belediye başkanına verdim” yazıyor.
Hakim sorunca, Yıldız’dan efsane bir savunma geliyor: “Tutanağı okumadan imzaladım.”
Bravo Ömer Bey, bu hamleyle “Yılın en dikkatsiz tanığı” ödülüne aday oldunuz.

Sahne 3: 
KEMAL DOĞAN’IN “BÖCEK DE OLUR, HER ŞEY DE OLUR” FELSEFESİ
Sıra, YÜNTAŞ Genel Müdürü Kemal Doğan’da.
Kendisi teknolojiyle “yakından ilgilenen” biri olarak lanse edilmiş, ama mahkemede adeta bir Zen filozofu gibi konuşuyor: “Ömer yerde parçalar gösterdi, ‘Böcek mi?’ dedi. Ben de ‘Böcek de olur, her şey de olur’ dedim.”
Bu ne yaman bir bilgelik.
Doğan, herhangi bir cihaz almadığını, sadece güvenlik şirketinin arama yaptığını söylüyor.
Yani, ortada ne böcek var, ne cihaz, ne de somut bir kanıt.
Ama Köksal’a göre bu cihazlar önce bulundu, sonra “tahrip olduğu için” atıldı.
Peki, bu cihazları kim attı?
Tabii ki Doğan.
Ama Doğan, “Ben bir şey atmadım” diyor.
Bu noktada insan düşünmeden edemiyor: Bu böcekler uçtu mu?

Sahne 4: 
BURCU KÖKSAL’IN “BEN ŞEHİR DIŞINDAYDIM” SAVUNMASI
Başkan Köksal, 24 Nisan 2025’teki duruşmada kendini savunurken adeta bir masumiyet abidesi: “Ben fuardaydım, böcek falan bulmadım. Ömer aradı, ‘Böcek bulduk’ dedi. Ben de Kemal’e ‘İncele’ dedim.”
Köksal’a göre, bulunan cihazlar arasında bir de “şüpheli PC faresi” var.
Evet, yanlış duymadınız, bir bilgisayar faresi.
Acaba bu fare, casusluk mu yapıyordu, yoksa sadece yanlışlıkla makam odasında mı unutuldu?
Köksal, “Doğan cihazların tahrip olduğunu, bu yüzden atıldığını söyledi” diyor.
Ama Doğan, “Ben bir şey almadım, atmadım” dediğine göre, bu fare de dahil bütün cihazlar adeta buharlaştı. Ya da Bu fare, ya casusluktan emekli oldu ya da Afyon’un pazarında ikinci el eşya olarak satılıyor.

Final: 
BÖCEK DAVASI MI, KOMEDİ ŞOVU MU?
Bu dava, Afyonkarahisar’ın en eğlenceli “böcek avı” hikayesi olarak tarihe geçmeye aday.
Ömer Yıldız’ın “Tutanağı okumadan imzaladım” itirafı, Kemal Doğan’ın “Her şey olabilir” felsefesi ve Burcu Köksal’ın “Ben fuardaydım, haberim yok” savunması, adeta bir komedi üçlüsü oluşturmuş.
Ortada ne böcek var, ne kanıt, ne de tutarlı bir hikaye.
Ama bir şey kesin: Afyonkarahisar’da siyaset, termal sulardan daha sıcak ve eğlenceli.
Peki, bu dava bize ne öğretiyor?
Birincisi, makam odanızda böcek ararken önce tutanakları okuyun.
İkincisi, “teknolojiyle yakından ilgilenen” birine cihaz teslim edecekseniz, önce onun “Her şey olabilir” modunda olup olmadığını kontrol edin.
Bu dava, belki de bir gün “Afyon’un Böcekleri” adıyla bir komedi filmine ilham olur.
Ne dersiniz, başrolde kimi oynatalım?